Küçük Zaman: Day 9

Saturday, March 3, 2007

Day 9

Çocuksu bir sevinç sarar içini. Yüz kaslarını sanki ilk defa kullanıyor, gülmeyi sanki yeni öğrenmiş gibi hissedersin. Kalp atışlarında bir düzensizlik, bir kendini bilmezlik vardır. Aklından atamazsın, kavuşmak için tanrıyı, zamanı biraz daha hızlandırması için ikna etmeye çalışırsın(bir işe yaramıyor o ayrı).

Uzun zamandır gün saymıyordum. Ve yukarıda yazdığım gibi, güneşi yeni görmüş lahana gibi sevinçli değildim. Ta ki bu akşama kadar. Bir süredir aklımda olan planı ugulamaya, halka sunmaya karar verdim ve işin en garip yanı, başarılı oldum. Arzuladığım, canım, birtaneme dokunmam için sadece birkaç güneş doğuş ve batışı kaldı. Peki nedir bu insafsız şey?

Yok, hatun falan değil. Olmasın zaten, uzak olsun, ırak olsun, benimle alakası olmasın. Atlasın kartal-beşiktaş otobüsüne uzasın.ıhm...saptık konudan. Efenim, eskiden, yani hazırlık sınıfında tüyü bitmemiş veletken, hatta ondan öncelerde de, daha magma yeni oluşmuş, ateş yeni bulunmuşken, ben org çalardım. İngilizce de Organ kelimesinin kısaltılmış halidir sevgili dilimizde. Digital Keyboard da denir. Ne lan bu ufacık piyano diyen hüseyin ve mustafaları görmek te mümkün. Çalıyordum, sonra ne olduysa bıraktım. Yanılmıyor isem, bendeki o emektar orgum arızalanmıştı, o yüzden ister istemez uzaklaşmıştım. Bir süredir tekrar bir tane almak umudu ile düşüncelere dalıyordum. Tori den neyim eksik ki benim, peh!

Uzun lafa ne hacet. Alıyorum bir tane. Yuh, yok artık be derecesinde huzurlu ve mutluyum. Onlarca göğüs ve kalça ile çevrili bir oda da uyansam böyle hissetmezdim. Tahminimden de iyi birşey seçtim. En kısa zamanda ölümcül parçaların coverları ile bir album çıkarmayı, hatta grammy almayı planlıyorum. Beyonce almış. O kalça bende olsa, bende alırdım. Ha!!!

1 Comments:

Blogger pk. said...

yeni oyuncak coşkusu =) kokusu bile güzeldir şimdi onun.

March 12, 2007 at 10:31 AM  

Post a Comment

Subscribe to Post Comments [Atom]

<< Home